Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz’u “bank” olarak nitelendiren kişinin hak ihlali başvurusunu reddetti.
Anayasa Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) sosyal medya hesabından yaptığı başvuruyu, 15 Temmuz darbe girişiminin “tezgah” olarak nitelendirilmesinin ardından iş sözleşmesi feshedilen kişinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla reddetti. .
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, bir kamu bankasında çalışan başvuru sahibi, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ya Rabbi, bütün halkımıza basiret ver ki, oynanan bu oyunu bir gün görelim” dedi. darbe girişiminden sonra. “Son dakika: HSYK 2 bin 745 hakim ve savcıyı görevden uzaklaştırıyor” şeklinde bir başka paylaşımında, “İşte asıl darbe burada” yorumunu yaptı.
Söz konusu hisseler nedeniyle banka, “kurumun itibarını zedelediğini ve itibar kaybına neden olduğunu” belirttiği çalışanının iş akdini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında feshetti.
Bunun haksız ve geçersiz olduğunu belirterek bankaya işe iade davası açan kişinin davasında mahkeme, söz konusu paylaşımların patronun inancını sarstığını değerlendirerek davanın reddine karar verdi.
Kararın Yargıtay tarafından onanıp sağlamlaştırılmasının ardından şahıs, ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yargıtay, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verdi.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesi’nin kararında, 2014 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre iş sözleşmelerinin işveren tarafından feshinde geçerli bir sebep belirtme zorunluluğu bulunduğu belirtildi.
Mahkemenin bankayı haklı bulduğu ve “sadakat ve dürüstlük kurallarına aykırılık” bulduğu kararda, darbe girişiminin başladığı saatlerde farklı yönlerden yapılan açıklamalara müsamaha gösterilmesinin mümkün olabileceği belirtildi. yer ve konu hakkında yeterli bilgi olmadığı halde olaydan sonra yapılan açıklamalar “örgüt üyeliği anlamına gelebilir”. .
Başvurucunun iş sözleşmesinin feshine yapılan müdahalenin ifade özgürlüğü ihlali olmadığına dikkat çekilen kararda şu tespitlere yer verildi:
“Darbe girişimi gecesinin ertesi günü, FETÖ örgütüyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen yargı mensuplarının görevden alınmasına ilişkin başvurucunun tepkisi, önceki paylaşımları ile birlikte değerlendirildiğinde, kendisinin müstehcen olduğunu anlamak mümkündür. En azından FETÖ ile ilgili, ifade özgürlüğünün bittiğine inanmak mümkün.